Ay Bala ve Ayı Balası

Sihire inanmayanların dünyasında, bir büyünün öyküsüdür bu. Fırtınaların sessiz koptuğu, ejderhaların gökyüzünü süslediği masalların değil, Ay Bala ve Ayısı’nın öyküsü…

Kalbi karanlığa teslim olarak dünyayı gezen kötülük.
Kalbi karanlığa teslim olarak dünyayı gezen kötülük

İnsanların kalpleri kirlendiğinden ve dünyayı günden güne soldurmaya başladığından beri, bir savaş başlamıştır güzellik ve kötülük arasında. Günden güne güçlenen kötülük karşısında güzellikler kendilerini savunabilmek için insan suretlerine bürünerek gizlenirmiş kötülüklerden… Güzelliğin en büyük kalesi Güneş, hayat saçmaya ve diğer güzellikleri aydınlatmaya devam etmek için ışıldıyor ve kötülükle savaşıyormuş. Ancak diğer güzellikler, birbirlerine siper ola ola saklanarak savaşıyormuş kötüyle…

Doğanın yeşili, rüzgara kendisini teslim ediyormuş, bulut siperlerinin kötülüğü Güneş’in gücünden koruduğu karanlık mevsimlerde. Yapraklarının canlılığı gidince, ağaçları yenilmiş zannedermiş kötülük. Nehirler, üşümeyi göze alıp, buzla kaplarmış üzerini. Ve çiçekli dağların hayat kokan güzelliği, bembeyaz bir kar öltünün altına saklanırmış dişleri titreyerek… Kuzey kutbunun gülümseyen güzelliği Buzlar kraliçesi, onlar üşümesin diye elinden geleni yapsa da, onları saklayıp koruyabildiği tek yöntemmiş bu…

Buzlar Kraliçesi
Buzlar Kraliçesi

Kuşlar, ayılar, kurtlar ve hatta köpek balıkları bile kötülükten kaçmak için saklanırmış. Bir tek “Ay” kalmış saklanamayan. Gündüz vakti olunca, Güneş en güçlü ışığını gönderir, onun etrafına bir koruma duvarı örermiş. Fakat gece olunca, o güzeller güzeli ay, ışıl ışıl kalırmış yıldızların ortasında, kötülüğün karşısında. Lâkin kötülük, onun bu saf ışığı yüzünden, çevresini sarmalamak dışında bir zarar veremezmiş. Saf ay ışığı, iyi insanların yüreğindeki temizlik ve güzellikleri temsil ettiğinden, dolunay tutkunu insanlar da ona yardım edermiş bu savaşta.

Günlerden bir gün, Güneş ve Kötü arasındaki savaştan bıkan gezegenler, Güneş ve Dünya arasına girmişler. Dünya böylesine kararıp, Güneş’in korumasından mahrum kalınca, Kötü gücü eline geçirmiş adeta… Savaşlar, açlık ve sefaleti daha da yaymaya başlamış. Ve ilk kez, kalbi iyilik dolu insanlar bile intikam duygusuyla kötüleşmeye başladığı için, saf sevgiler bozulmaya başlamış. Saf sevgiler bozulunca, Ay ‘ın saf ışıltısı bulanmaya, gücü azalmaya başlamış. Bu durumu fırsat bilen Kötü, var gücüyle Ay’a saldırmış. Gecelerin tek hakimi olmak isteyen acımasız Kötü, Ay’ın kalbini yaralamış…

Ay Işıltısı ve İnsan Sureti
Ay Işıltısı ve İnsan Sureti

Çaresizce kıvranan Ay, ne yapacağını bilememiş. Fakat eğer teslim olur ya da ölürse, Kötü’nün Güneş’le olan savaşı kazanmak için daha fazla şansı olacağını da bilirmiş… Dünya’nın güzelliklerini teslim etmemek için kendisini feda eden Ay’ın aklına bir çözüm gelmiş. İnsanların yüreğine saf ve temiz sevgiyi tekrar koyarsa, Kötü’nün gücünün azalacağını bildiğinden, yaralı kalbinde kalan son ışıltısını, insanların içine koymaya ve seçtiği insan bedenini, bu güzelliği yaymakla görevlendirmeye karar vermiş. Ancak Ay’ın güzelliği ve saflığı, kalbi kötülük ile çoktan kirlenmiş insanların kalbine yerleşirse tutsak olacağından, yeni doğmuş saf ve temiz bir bebeği seçmiş kendisine. Böylece Ay, o bebeğin kalbindeki saflıkta saklanabilecek, tertemiz saflık ışığı güçlenebilecek ve bu bebek büyüdüğünde dünyaya tertemiz sevgilerin, saf duyguların, iyiliğin varlığını göstererek, insanların kötülükten kör olan gözlerini tekrar iyiliğe ve güzelliklere açabilecekmiş.

Ay Yüzlü Ay Bala
Ay Yüzlü Ay Bala

İşte böyle başlar Ay Bala’mın hikayesi…

Bebekliğinden itibaren, o hangi gece yüzünü gökyüzüne dönse, ışığı sönmüş ay, pırıl pırıl parlamaya başlar, insanlara iyiliğin ve güzelliğin varlığını hatırlatırmış. Kalbindeki ışıltı Ay Bala’nın yüzünde parlarmış her vakit. O yürürken, çevredekilerin yüreğindeki karanlık korkudan saklanır, kimseler kötülük düşünemez hale gelirmiş. Kalbindeki saflık ışığı onu korurken büyümüş Ay Bala, serpilmiş, güzelleşmiş, güçlenmiş, akıllanmış… Kalbine kötülüğün karası bulaşan insanlara sivri birer mızrak gibi gelirmiş Ay Bala’nın cümleleri. Ruhlarındaki kötülüğe mızrak gibi saplanır, onlara acı çektirirmiş. Ondandır ki çevresinde hiç kötü insan kalmazmış Ay Bala’nın. Dayanamazlarmış ruhlarındaki kötülüğün çektiği acılara. Kaçarlarmış.

Ay Bala ve Ay Işıltısı
Ay Bala ve Ay Işıltısı

Ay Bala bilirmiş ki büyürken, çoktan büyümüş insanları yüreğindeki ay ışıltısıyla aydınlatmaya çalışsa da, onlar sadece acı çekerek kaçacaklar. O yüzden çocuklara ışımaya ve onları Kötü’den korumaya karar vermiş. Bilirmiş ki, onları korursa, “iyi” nesiller ona yardım edecek Kötü ile savaşında… Ay Bala çevresine ışıklar yayarken, Kötü ‘de onunla nasıl savaşacağını bulmak için bir yol aramaya devam edermiş… Dünyanın dört yanını kol gezen Kötü, ay ışıltısına tutkun her yüreğe karartı vermek için var gücüyle savaşırmış…

Gözleri Ay Işığından Parlayan Ayı Bala
Gözleri Ay Işığından Parlayan Ayı Bala

Bir gün Ay Bala ışıltısını saçarak yürürken, gördüğü manzara karşısında öylece bakıp kalmış! Şehrin ortasında kara yürekli insanlar kaçışıyormuş. Ay Bala, “yoksa bu Güneş ‘in işi mi !” diyerek merakla koşmuş oraya.  Fakat bir de ne görsün; bir Ayı! İlk kez kış mevsiminde bir ayı görmüş gözleri. Tüm ayılar kış gelince, kar örtünün altında kötülükten saklanırken, bu ayı karların üzerinde sakin sakin yürüyormuş. Ay Bala, birden bire ayının gözlerinin, kendisinin kalbinin ışımaya başladığını fark edince ne olduğunu bile anlamadan, adımları Ayı’ya doğru yönelmiş! Ayı ise, Ay Bala’nın güzelliği karşısında nutku tutulmuş, gözleri onun ışığından başka hiçbir şeyi görmez olmuş. Adımları Ay Bala’ya doğru yönelmiş.

Ay Gözlü Güneş Kalpli Ayı Bala ve Yıldırımlar
Ay Gözlü Güneş Kalpli Ayı Bala ve Yıldırımlar

Buzlar Kraliçesi, onların ışıltısını Kötü’nün karanlığından korumak için, ılık ve yumuşak kar tanelerini serpmeye başlamış üzerlerine. Usul usul salınarak yere doğru düşerken kar taneleri, ayının tenine değiyor, onun sıcaklığı ile eriyip suya dönüşerek toprağa karışıyormuş. Ayı’nın kalbi Güneş’in ateşi ile, gözleri Ay’ın ışıltısı ile doluymuş. Ay, kendisini feda edip Ay Bala’nın kalbine saklandığı gece, Ay’a aşık olan Ayı, gökyüzünü izliyormuş çaresizce. Ay’ı korumak için göklere çıkamadığından, Güneş’e yalvarmış yardım için. Lâkin Güneş’in ışıkları arasına siper olan gezegenlerin ihaneti yüzünden, büyük aşkı Ay’a yardıma gidememiş Güneş… Ay’ın güzelliğine tutkun olan Ayı, o yaralandığında öyle yürekten ağlamış ki, gözyaşları üzerinde durduğu tepelere nehir olmuş, dağlardaki çiçekleri ve ağaçları canlandırmış. Fakat öyle çok ağlamış ki, gözleri kör olmuş… Kış mevsiminde yeşil kalan ağaçlar, Ayı’nın gözyaşlarının eseriymiş o günden beri… Bu güzelliği gören Ay ise, Ay Bala’nın kalbine saklanırken, ışığının bir parçasını da Ayı’nın onun için ağlamaktan harap olan gözlerini iyileştirmek ve kör olan gözlerinin tekrar görmesini sağlamak için, onun gözlerine göndermiş. Gezegenler aradan çekilince, acıyla ağlayan Güneş, yeryüzünde saklanan Ay ‘ı koruması için gözleri onun ışığı ile parlayan Ayı’yı seçmiş. Onun kalbine, kendi ateşini üflemiş güçlenmesi için. Çünkü gözleri Ay’dan ışıldadığı için, Ay Bala’nın gerçek güzelliğini görebilecek ve onu bulup koruyabilecek yalnızca Ayı varmış dünyada… O gün bugündür, Ayı dünyanın dört bir yanını gezer, tüm doğa ve diğer ayılar kar örtüsü altında uykuya dalarak saklanırken, Ay Bala’yı aramaya devam edermiş.

Heybetli Savaşçı Güneş Kral
Heybetli Savaşçı Güneş Kral

Ay Bala’nın kar tanelerini savurmak için Kötü’nün gönderdiği rüzgarlar yüzünden üşüdüğünü, kar tanelerinin de onu titrettiğini fark eden Ayı, sımsıkı sarmış Ay Bala’yı. Kalbindeki gün ateşi, Ayı’nın dev gövdesini ılık bir battaniyeye çevirmiş üşüyen Ay Bala’yı sararken. Sırtını rüzgarlara dönen Ayı’nın tenine dokunan kar taneleri su damlalarına dönüşüyor, toprağa hayat saçıyormuş. Ay Bala’nın sevgi ve saflık dolu kalbi, Ayı’nın bu sevgisiyle ışıldadıkça, çevrelerindeki karanlık aydınlanıyor, toprak hayat dolarak yeşeriyormuş. Ayı’nın sonunda Ay Bala’yı bulabilmekten duyduğu sevinçle, gözlerinden dökülen yaşlar, toprakta birer sarmaşık oluyor, usul usul ilerleyerek çevrede Kötü’nün yöntemleriyle dikilmiş binaları sarmalıyor, doğanın güzelliğini, Ay Bala’nın mutluluğu için etrafa saçıyormuş.

Ay Bala ve Ayı Bala
Ay Bala ve Ayı Bala

İşte o gün bu gündür, Ay Bala ve Ayısı bütün çirkinliklere, bütün kötülüklere inat, güzelliği ve saf duyguların ışıltısını yaşatıp, saçmaya devam etmişler. Onlar her gülümsediğinde hayat bulmuş dünya. Buzlar Kraliçesi onlara yardım etmek için en kurak topraklara düştüklerinde, üzerlerine karlar yağdırır, Ayı’nın teninde eriyen kar taneleri toprağı besler, doğaya hayat saçarmış. Ay Bala’nın ışıltısı, onları gören kalbi kötülükle kirlenmiş insanların gözlerine ışık tutar, kalplerini aydınlatır, kötülükten arındırırmış. İşte o yüzden Ay Balam, sen Ayı’nın ardına saklan; izin ver hayat bulsun bu çirkin dünya, yüreğimizdeki aydınlıklardan!!!

Ay Bala Güçlü Ay Işıltısı
Ay Bala Güçlü Ay Işıltısı