Koşuyorsunuz. Spor salonunda, sahilde, koşu yolunda koşuyorsunuz da!!!!!!! kaş yaparken göz çıkardığınızın farkında mısınız? Şimdi demeyin “Harun yahu manyak mısın koşmanın ne zararı olacak ?” diye. Anlatayım.
İnsan vücudu, hareket alışkanlıkları doğrultusunda evimleşmiş ve evrilmeye devam etmektedir. Neden kollarınızın ahtapot kolu gibi olmadığını, neden ayaklarınızın böcekler gibi sivri uçlu olmadığını hiç düşündünüz mü? Eğer ayaklarınız sivri uçlu olsaydı, tırmanmak ne kadar kolay olurdu değil mi… Fakat bizim ayaklarımızın yapısında, uç kısımlar geniş, orta ve topuk kısmı dar bir şekil var. Bu şeklin sebebini hiç düşündünüz mü?
Ayaklarınızı yere bastığınızda, dengeniz parmakların olduğu bölüm ve topuk arasında sağlanmaktadır. Sabit bir şekilde dik durduğunuzda, vücudun uyguladığı ağırlık tamamen dik bir açı ile topuklara aktarılır ve parmakların olduğu kısmın tek görevi dengenin sağlanmasıdır. Ancak hareket etmeye başladığınızda bu durum değişir. Topuklarınız, koşma eylemi ile birlikte yük taşıma özelliğini kaybeder ve bir denge çubuğu görevi görür. Artık tüm yükü parmaklarınızın hemen gerisinde bulunan, kabarık ve geniş kısım taşımaktadır. Peki bu kısım neden geniş sizce?
Koşma eylemi esnasında, başınızdan, bacaklarınıza kadar dikey bir açı ile uygulanan “ağırlık” basıncının denge merkezi değişir. Kalça, diz ve bilek eklemleriniz dengenin sağlanması ve basıncın doğru bir şekilde zemine aktarılması için fizik dersinden hatırlayacağınız denge merkezleri görevini yapmaya başlarlar. Ancak koşma esnasında ayağınızın yere basıncı uygulama şiddeti değişkendir ve fazla basıncın dağıtılmasından tam olarak parmaklarınızın hemen arkasındaki kısım görevlidir. Çarpmanın şiddeti ile, vücudunuzdan gelen yüksek basınç, zemine dağıtılır ve böylece bilek ve diz başta olmak üzere, eklemlerinize binen yük azalmış olur. Ancak bu basıncın azaltılması için “yumuşak” bir zemin gerekmektedir. Çünkü sert zeminlere uygulanan yüksek basınç, zeminin direnci tarafından karşılanır ve geri aktarılır. Toprak, kum gibi yumuşak zeminlerin dokusu, molekül yapısı birbirine uzak zerreciklerden oluşur ve bu yüzden basıncı boşluklar aracılığı ile etrafa dağıtır (Bir nevi, süspansiyon görevi görür ve sıkılaşmak için sizin basıncınızdan faydalanır) İşte bu yüzdendir ki boksörlere tahtayı değil, kum torbalarını yumruklatırlar (kum bile sert olduğu için içerisine talaş eklerler) aksi taktirde, uygulanan aşırı baskı yüzünden kısa sürede bilek ve dirsek eklemleri rahatsızlıkları başlar ve sponsorları tarafından yatırım yapılan sporcu, sağlık sebepleri yüzünden kariyerini kısa sürede noktalandırmak zorunda kalır.
Koşu bantları, asfalt zemin, beton sahil şeridi koşmak için %100 hatalı zeminlerdir. Özellikle eklem rahatsızlığı oranı, tükettikleri fazladan kalsiyum ve mineraller sebebiyle daha yüksek olan bayanlar için bu tip koşu şartları %100 sağlıksız tercihlerdir ! Lütfen koşunuzu çim, toprak, kum, koşu parkuru gibi darbenin şiddetini emerek dağıtacak, ağırlığınıza karşıt direnç oluşturarak eklemlerinizi yıpratmayacak doğru zeminlerde yapınız.
Harun Reşit ÖZEL